yavascita.blogspot.com
Yavas Cita: Mart 2010
http://yavascita.blogspot.com/2010_03_01_archive.html
Avlardan yorgun düşen ve ömrünün sonlarına yaklaşmış bir çitanın patileriyle ağaç kabuklarına kazıdıkları. 12 Mart 2010 Cuma. Yıllar önce ellerimin arasında duran, turkuaz-beyaz Mor ve Ötesi kasedi geldi aklıma birden. Siyah bir poşedin içinde, evdeki kaset çalarımda çalınmayı bekliyordu. Yol boyunca, durduğum yerlerde kurcuklamıştım onu. Küçüktüm çok, sözcüklere ilgi duyuyordum. O günlerde; "RE" idi şarkım. Gün geçti yeniden "RE" geldi aklıma. Açtım O çalarken zamanın ne kadar hızlı geçtiğini anlıyorum.
yavascita.blogspot.com
Yavas Cita: İyi Kötü Adam
http://yavascita.blogspot.com/2010/07/iyi-kotu-adam.html
Avlardan yorgun düşen ve ömrünün sonlarına yaklaşmış bir çitanın patileriyle ağaç kabuklarına kazıdıkları. 29 Temmuz 2010 Perşembe. Dünyanın yakından tanıdığı,. Kötü adamların ta kendisiydik. Her an patlatabilirdik dünyanın yarısını,. Her birimiz, biraz çirkin,. Biraz vahşi, biraz centilmendik. Bizler bir çok kişinin sevdiği,. Hayran olduğu kötü kişilerdik. Bir elde silah,. Diğer elde dünya denen elma. Vurmak için can atar,. Hep ıskalar, hep vazgeçerdik. Bizler, sizin bildiğiniz o kötü adamlardık hep.
yavascita.blogspot.com
Yavas Cita: Benbenbenbenbenbenbee...
http://yavascita.blogspot.com/2010/05/benbenbenbenbenbenbee.html
Avlardan yorgun düşen ve ömrünün sonlarına yaklaşmış bir çitanın patileriyle ağaç kabuklarına kazıdıkları. 25 Mayıs 2010 Salı. Kendi mouse'um bile yabancı bana. Bilgisayar ve internetsiz geçen o günler, çok fenaydı. Çok fena, ta ki bugüne kadar. Kendimi kolları tamamlanmış bir adam gibi hissediyorum, bambaşka bir kişiymişim de, benliğimi yeni yeni buluyormuşum gibi. Biliyorum, bilgisayar bağımlısıyım. Halimden memnunum. Geldik geri kalan kısımlara. Yarın tatil bana, yarın çarşamba, bilen bilir ben Çarşam...
yavascita.blogspot.com
Yavas Cita: Tembellik
http://yavascita.blogspot.com/2010/11/tembellik.html
Avlardan yorgun düşen ve ömrünün sonlarına yaklaşmış bir çitanın patileriyle ağaç kabuklarına kazıdıkları. 22 Kasım 2010 Pazartesi. Bazen bir şeyler yazmak istersin ya. İçinden atamadığın şeyleri, kağıda tükürmek istersin. Havaya, duvara sövmekten iyi gelir. Sonra yakandan tutup, sabana sürerler seni. O zaman ağzında biriken kusmuğu yutar gibi yutarsın. İçten içe miden burkulur ama ses çıkaramazsın. Hazmetmeye çalışır, başaramazsın. İnsanlar, caddeler, yeni açan çiçekler mideni bulandırır.
yavascita.blogspot.com
Yavas Cita: Aralık 2009
http://yavascita.blogspot.com/2009_12_01_archive.html
Avlardan yorgun düşen ve ömrünün sonlarına yaklaşmış bir çitanın patileriyle ağaç kabuklarına kazıdıkları. 29 Aralık 2009 Salı. Merhaba yeniden, ben geldim. Yine bir şeyler yazacağım ve okusunlar diye bu yazıyı facebook'a aktardıktan sonra (ki bunu bile otomatik yapıyor blogger, o denli üşengecim.) okusunlar diye insanları bu yazıya etiket edeceğim. Edeceğim ki okusunlar, okunmuşluğu olsun yazının diye. Facebook hesabı olmayan insanlar için üzgünüm, kusura bakmayın. Bırakın olm artık oynamayı.". Yalnızca...
yavascita.blogspot.com
Yavas Cita: Şubat 2010
http://yavascita.blogspot.com/2010_02_01_archive.html
Avlardan yorgun düşen ve ömrünün sonlarına yaklaşmış bir çitanın patileriyle ağaç kabuklarına kazıdıkları. 21 Şubat 2010 Pazar. Şöfor koltuğunun yanında, önümdeki 38 derecelik camdan dışarıyı izlerken, eğer çarpmak üzere olduğumuz biri olsaydınız, ölmeden önce göreceğiniz son şey, bir gerizekalıya benzeyen yüzüm olurdu herhalde. Moron gibi bakıyordum, altımıza aldığımız yola. Teypte, Pink Martini 'Lilly' diye haykırıyordu. Yorucu temponun canı cehenneme de, boş kalan zamanlarını mecazi olarak değil, gerç...
yavascita.blogspot.com
Yavas Cita: Ekim 2009
http://yavascita.blogspot.com/2009_10_01_archive.html
Avlardan yorgun düşen ve ömrünün sonlarına yaklaşmış bir çitanın patileriyle ağaç kabuklarına kazıdıkları. 15 Ekim 2009 Perşembe. Ankara hakkında çok fazla şey yazmayı düşünmüyorum. Evet bilmeyenler varsa, Isparta-Afyon-Ankara-Mersin hattında ziyadesiyle vakit geçirdim ve harcadığım her saniye için Tanrı'ya şükrettim. Çünkü; Harika'ydı. İyiydi, herşeyiyle iyiydi. Daha fazlası can sağlığı lakin o kadarı da astar istemek olur. Var biraz grip. Geçer inşallah. Gel gelelim, son günlerde not ettiklerime. Ö...
yavascita.blogspot.com
Yavas Cita: Ruhumun Olumsuzluk Eki
http://yavascita.blogspot.com/2010/05/ruhumun-olumsuzluk-eki.html
Avlardan yorgun düşen ve ömrünün sonlarına yaklaşmış bir çitanın patileriyle ağaç kabuklarına kazıdıkları. 31 Mayıs 2010 Pazartesi. Uzun zamandan bu yana, bende bir şeylerin eksikliği ve bir şeylerin fazlalığı var. Söz konusu dengeler olunca, her daim bundan bahseden biri olarak, bu "bir şeyler" i tutturamadığımın farkına varalı çok oldu ama tam anlamı ile boş bir anda düşünme fırsatım olmamıştı. Ortada orantısız bir şeyler var. Şu ana kadar bahsettiklerim, binlerce yaşam içerisinde, genellikle beni ilgi...
yavascita.blogspot.com
Yavas Cita: Ağustos 2010
http://yavascita.blogspot.com/2010_08_01_archive.html
Avlardan yorgun düşen ve ömrünün sonlarına yaklaşmış bir çitanın patileriyle ağaç kabuklarına kazıdıkları. 9 Ağustos 2010 Pazartesi. Ben yine o yaşlı köpek balığı. Sığ sularda geziyorum bu kez. Çırpındığım o dalgalar yok artık. Kahramanlık dolu öyküler bitti. Parçaladığım denizciler gelmiyor artık,. Etrafında gezindiğim ıssız adaya,. Kendi kumdan labirentimde,. Yemeye değmeyecek, küçük balıklarla yaşıyorum. En büyük sıkıntım,. Kendi tropik cennetimde,. Tek şeytan olmak belki de. Bok, bildiğin bok.